Kordon kanından elde edilecek kök hücreler kemik iliği veya kanda dolaşan kök hücrelere göre iki açıdan üstündür:
1. Doku reddi olmaması için kemik iliği veya kanda dolaşan kök hücrelerle yapılacak nakilde tam doku uyumu gerekirken, kordon kanından elde edilen kök hücre nakillerinde bu uyumun tam olması gerekmemektedir. Başka bir deyişle vücut kısmi uyumlu bile olsa dokuyu reddetmemektedir. Bu çok önemli bir avantajdır zira tam uyumlu doku bulmak kan ve kemik iliği de dahil her türlü organ nakillerinde en büyük sorundur. Kısmı uyumlu verici bulma şansı çok daha fazladır.
2. Graft versus host reaksiyonu olarak bilinen alıcı vücudunda değişen derecelerde ve hızda doku hasarı (deri, karaciğer, barsak ve akciğer) ile karakterize hastalık (yani nakledilen dokunun nakledildiği vücudu reddetmesi...) kordon kanı kök hücreleri ile yapılan nakillerde daha az görülmektedir.
Kordon kanı tüm dünyada iki ayrı şekilde saklanmaktadır. Bunlardan birincisi kişisel bankalama olarak bilinen, ileride hastanın kendisi tarafından kullanılmak üzere saklanması, diğeri ise aynen kan bankaları gibi halka yönelik olarak kullanılmak üzere saklanmasıdır.
Halka açık kullanım, kordon kanı örneklerinin doku tiplemesi yapılarak bu amaçla geliştirilmiş bir ağ üzerinden veri izleme ve taraması yapılmasına izin verilip, ihtiyaç olduğunda başka bir hasta için kullanılması içindir.
1997 yılında Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Cemiyeti (American College of Obstetrics and Gynecology) bir açıklama yaparak ailelere bir risk değerlendirmesi ve saklanan kordon kanının dönüşü konusunda gerçekçi bilgilendirme yapılmadan kişisel amaçlı kordon kanı saklanmasının doğru olmadığını bildirmiştir. Bunun nedenleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
1. Kişisel olarak depolanan kordon kanından elde edilen kök hücrelerin hastanın kendisine nakledilmesine ait çok az sayıda çalışma vardır.
2. Kordon kanından elde edilen kök hücreler aynı hastada gelişen genetik ve metabolik hastalıkların tedavisinde kullanılamaz zira aynı genetik değişiklik potansiyeli o kök hücrelerde de mevcut olabilir.
3. Çocukluk çağı lösemilerinin (kan kanseri) tedavisinde hastanın kendi kordon kanı kök hücreleri kullanılamaz çünkü daha sonra lösemi gelişen çocukların kordon kanı kök hücreleri incelendiğinde lösemiye yol açan bozukluklar o hücrelerde de saptanmıştır.
1999 yılında, Amerikan Çocuk Doktorları Akademisi (American Academy of Pediatrics) yayınladığı bildiride; kişisel amaçlı saklanan kordon kanına kişinin ne oranda ihtiyaç duyacağı bilinmediği ve son derece düşük olduğu tahmin edildiğinden (2700 de bir ile 200.000 de bir arasında) şayet ailede kök hücre nakli ile tedavi edilebilecek bir hastalık yoksa bu amaçla kordon kanı saklanmasını önermemekte ve bunun bir biyolojik sigorta olarak görülmesinin yanlış olduğunu belirtmektedir.
2007 yılında Amerikan Çocuk Doktorları Akademisi aynı bildiriyi yenilemiş ve Amerikan Tıp Cemiyetinin Etik ve Hukuki İlişkiler Konseyi (The Council on Ethical and Judicial Affairs of the American Medical Association) ile Amerikan Kan ve Kemik İliği Nakli Cemiyeti (The American Society for Blood and Marrow Transplantation) bu bildiriyi destekleyen açıklamalar yapmışlardır.
2009 yılında kök hücre nakli yapan kan hastalıkları uzmanlarının ortak görüşü de bu yönde olmuştur.
Avrupa birliğinin Bilim ve Yeni Teknolojiler Etiği Çalışma Grubu (European Commission’s Group on Ethics in Science and New Technologies; EGE), İngiliz Kraliyet Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Derneği (Royal College of Obstetricians and Gynaecologists; RCOG) ve Dünya Kemik İliği Vericileri Birliği (World Marrow Donor Association) kendi bildirilerinde; kişisel saklanan kordon kanı ile bebeğin kendisi ve aile bireylerinde ileride oluşabilecek ciddi hastalıklara karşı koruyucu olacağı yönünde yapılan spekülasyonlar konusunda uyarılmaları gereğini vurgulamışlardır.
Sonuç itibari ile tüm bu dernekler ve çalışma gruplarının kişisel amaçlı kordon kanı bankalanması hakkında vardığı ortak sonuç ve önerileri şöyledir:
1. Kordon kanı saklanması hakkında bilgi edinmek isteyen çiftler, kişisel ve halka açık saklama ve işlemlerin avantaj ve dezavantajları konusunda bilgilendirilmesi,
2. Eğer ailede kordon kanı kök hücreleri ile tedavi edilebilecek bir hastalık mevcut değil ise kişisel saklamanın önerilmemesi, a. Kord kanın kök hücrelerindede kanser öncesi değişimler tesbit edilmesinden b. Hastanın kendi kord kanına ihtiyaç duyma oranının düşüklüğünden dolayı
3. Kordon kanı alınmasının doğum sonunda kordonun klempleme zamanlamasını değiştirmemesi gerektiği,
4. Kordon kanını saklayan şirketlerin, kök hücrelerinde tespit edilen anormal sonuçları aileye bildirme zorunluluğu getirilmesi,
5. Kordon kanı alınmasının zor, komplike olmuş doğumlarda önerilmemesi,
6. Kordon kanının saklanmasını öneren kişi veya kurumların kanı saklayan kişi veya kurumlarla herhangi bir ticari veya başka diğer bağlantıları olmadığı konusunda aileye bilgi vermeleri gerektiği vurgulanmaktadır.
|